Voyvoda III. Vlad düşmanlarını (özellikle esir aldığı Osmanlı askerlerini) kazıklara çakarak işkenceyle öldürmesiyle tarihe geçmiştir. Sonradan Bram Stoker'ın Drakula romanına ve Drakula filmlerine konu olmuştur.
Osmanlılar'a yenilen Vlad'ın babası onu rehin olarak Osmanlılar'a vermişti. Yaşamının bir kısmını Osmanlılar'ın elinde tutsak olarak yaşadı. Osmanlılar'ın egemenliğini kabul ederek Eflak'ın başına geçti. 1462 yılında Fatih Sultan Mehmet Eflak seferine çıkarak Vlad'ın ordularını yendi ve Eflak'ı Osmanlı Devletine yeniden bağladı. 1476'da Vlad tekrar baş kaldırdı ama gene Osmanlı ordularına yenildi. Bu sefer öldürüldü ve kesilen başı öldürüldüğünü ispat etmek için İstanbul'a gönderildi. [kaynak belirtilmeli]NOT:Kral Corvinus Voyvoda Vlad'a kızıp Eflakı işgal etti ve 1462-1466 yılları arasında Voyvodayı BUDA da hapsetti.Ama sonra serbest kaldı yine eflaka döndü ve kral oldu.Ayrıca voyvoda avrupada çok değişik silah diyebileceğimiz bir taktik kullandı.ilk defa kullanan voyvoda idi.bu silah şöyle ortaya çıkmıştır: Fatih Sultan Mehmet'in voyvoda nın bazı kaynaklara göre 20.000 türkü öldürmesi üzerine kızar ve Targoviste kalesini bizzat kendi sefere çıkarak işgal eder.Voyvoda Vlad kaçar ancak:bulunduğu yerde taş üstünde taş bırakmamak ve kazığa geçirilmiş müslümanların cesetlerini bırakmak siyaseti uyguladı. terkettiği topraklardaki kuyuları zehirledi, ekinleri yaktı. tüm hayvanları bile öldürttü. hapishanelerdeki mahkumları, cüzzamlı ve vebalıları salıverdi ve türklerin arasına karışmaya teşvik etti.bu şekilde vebalıları salması ile yeni bir taktik ve silah olmuştur.ayrıca: Mahmut Paşa'nın hatıratına göre çok uzun mesafeler boyunca asker içilecek bir damla bile su bulamadı.Sıcak dayanılır gibi değildi.
Türk askeri Targoviste'ye ulaştığında Sultan Mehmed'in gördüğü manzara ""yaklaşık 5 kilometre boyunca kazıklarla dizili bir alandan geçer. alan yaklaşık üç kilometre boyunda bir kilometre enindedir. yerde uzun kazıklar dikilidir. yaklaşık 20 bin kadar insan erkek, kadın, ve çocuk olmak üzere kazığa geçirilmiş durumdadır. bu kadar çok insanı kazıkta gören türk askerinin maneviyatı bozulur aklını kaçıracak duruma gelir.pek inandırıcı gelmese de voyvoda vlad ın ölümüne dair şöyle bir söylenti vardır: 1474 yılında komutasına geçtiği bir askeri birlikle eflak beyliğini tekrar ele geçirmek üzere harekete geçer. kuzeni Stefan Cel Mare de yanındadır. ancak bu olay Vlad'ın şimdi bile tam açıklığa kavuşmamış gizemli bir şekilde ölümüyle sonuçlanır. ölümü (pek inandırıcı gelmese de) şöyle hikaye edilmektedir: "dracula'nın ordusu türkleri amansız bir şekilde keyifle öldürmeye başlamıştı. dracula türkleri öldürmekte olan askerlerini daha iyi görebilmek için bir tepeden aşağı doğru(askerleri ve arkadaşlarından ayrı bir şekilde) inmekte iken bazı askerleri onu türk sanmıştır. biri mızrağını saplar. ancak kendi askerlerinin kendisine saldırdığını gören dracula kılıcıyla suikastçılarından beşini öldürür.Ancak aldığı çok sayıda mızrak darbesiyle sonunda öldürülür.
Drakula'nın şatosu olarak bilinen Karpat dağlarındaki Bran Şatosu Veliaht Dominic Von Habsburg'a Romanya'da törenle 26 Mayıs 2006'da geri iade edildi. Romanya 1948 yılında şatoya el koymuştu.
Daha sonra Bram Stoker Vlad III'den esinlenerek Dracula adlı kitabı yazmıştır
Ek Bilgi:Kendi araştırmalarımdan edindiğim bilgileri size aktarayım.Vlad ın şimdiki soyundan gelenler araştırma için şatoya gittiler ve ilk gidişlerinde aralarından biri şatoya çıkarken düşerek öldü.Bir zaman sonra tekrar çıktılar.(acıları hafifledikten sonra[tam hatırlamıyorum ama ölen kişi sanırım en yaşlı ve bilgili olandı]).İkinci şatoya çıkışlarında başardılar ama şatoyu araştırdıklarında hepsinin içi korkuyla dolmuştu.Biraz şatoda araştırma yaptıktan sonra hava karardı ve kamp kurdular.Şatonun açıkta kalan kısmında yatan iki kişi vardı ve onların anlattıklarına göre (tabi ne kadar doğru bilmiyorum).Gece içlerinden biri bir ses duymuş ve uyanıp kaleden aşağıya bakmış ve ordaki şeyi gördükten sonra diğerini uyandırmış ve orda gördükleri şey bi parıltıymış ve onlara doğru yaklaşıyormuş.ışık iyice yaklaşmaya başladığında onlarıda bir korku sar
mış.Işık daha sonra kalenin yanından geçip gitmiş ilk önce bir araba yada el feneri tutan birinin olduğunu düşünmüşler ama ışık yükselmeye başladığında korkmaya başlamışlart ve bunun ne olduğu hakkında hiç bir fikirleri yokmuş.Onlarla yapılan bir ropörtajda aynen şöyle dediler ''burda hala kötü bir şeyler var''.